3 Şubat 2014 Pazartesi

Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık siyaset oyunları

2013 yılının Haziran ayında herkesin gözlerini çevirdiği bir nokta : Taksim Gezi Parkı. Peki neydi bu parkı bu kadar özel kılan şey ? İki ağacının yerini değiştirme bahanesiyle gerçekleştirilen mevcut hükümeti itibarsızlaştırma devirme girişimiydi. Evet okuyucu bu yazının taraflı hükümet şakşakcılığı yapan bir yazı olduğunu sanıyorsan yanılıyorsun. Gerçekleri bilmek öğrenmek istiyorsan devam et okumaya...

Ekonomik Tetikçiler, evet belki daha önce duymadığınız bir tabir. Aşağıdaki videoyu izlemeye başladığınızda ekonomik tetikçilerinin kimler olduğunu ve tarihin gerçekten tekerrür ettiğini görmüş olacaksınız. Gezi Parkı ilk operasyon değildi. Belirli sermayeler tarafından finanse edilen ideolojik ya da dini açıdan toplumun çoğunluğundan farklı düşünceye sahip olan insanlar kışkırtılarak bunların yanına yasadışı örgütleride katarak çok kolay bir şekilde isyan çıkartabiliyorlar. Amaçları belli, iktidarı devirip yerine kendilerinin kolaylıkla kontrol edebileceği birini oturtmak. Yeni gelen öncekinin başına gelenleri bildiği için daha itaatkar olacaktır.

Ünlü "Zeitgeist: Addendum" belgeselinden bu bölümü dikkatle izleyiniz. Bir Ekonomik Tetikçi olan John Perkins bakın neler anlatıyor :



AKP ve Tayyip Erdoğan'ın yükselişini incelersek, sıfırdan bir partinin muazzam bir şekilde organize olması, kurucusunun şiir okuduğu için hüküm giymesi sonrasında dışarı çıkması ve 12 yıl zirveye oturması çok inandırıcı bir hikaye değil. Cemaat (Fetullah Gülen) ve belkide Amerikan'nın desteğini alarak zirveye geldiğine inanıyorum. Ancak onların gücünü yükselmek için kullanıp şimdide sırtını döndüğü ve onların çıkarına hizmet etmediği için oyunlar oynandığını düşünüyorum. Aslında başkanları, iktidarları halklar seçmez. Seçtiklerini sanarlar sadece. Kendilerini elite olarak tanımlayan dünyadaki bir kaç sayılı aile tarafından herşey kontrol edilmekte herşey. Başkanlar ve Başbakanlar değişir. Bu bahsettiğim güç ise hiçbir zaman değişmez. Bu güce sahip aileler şirketlerin ve medyanın sahibidir. Bugün Beyaz TV Ana Haber'e ya da ATV Haber'e bakarsanız bir tarafı Kanal D, Star, CNNTürk Haberlerini izlerseniz diğer tarafı görebilirsiniz.

Belki kuruluş aşamasında AKP bu güçlerden yardım aldı ya da almadı ama gelinen şu son noktada aynı güçlerin mevcut yıkmaya çalıştığı aşikar. Amerikayı örnek alalım. Obama'nın karşısına kimi çıkarmışlardı ? McCain'i çıkardılar. McCain dediğimiz kişide bildiğiniz Kemal Kılıçdaroğlu'nun Amerika Şubesi. Obama'ya bakın hitabet yeteneği ve karizması olan bir lider. Sonuç zaten belliydi. Türkiye'dede benzer durum yaşandı. Daha tecrübeli olan ve gerçek bir lider olan Deniz Baykal, bir kaset operasyonu ile gerilere gönderildi. Bugün CHP'nin geldiği nokta eski başkanın sorun yaşadığı Mustafa Sarıgül'den medet ummaktır. Savcı Sayan gibi doğru düzgün bir CHP'li varken amacı ana muhalefet olmak olan CHP yine yanlış yönde ilerlemekte. Bu noktada malum sermaye (Baronlar) Sarıgülü bir alternatif olarak görüyorlar.

Genç Partinin olduğu zamanları hatırlıyor musunuz ? Tayyip Erdoğan ve Aydın Doğan eleleverip Star TV ve Cem Uzan üzerine gitmişti. O zamanlar bir ittifak varken şimdi niye top tüfekle birbirlerine giriyorlar ? Cevap tabi ki çıkar çıkar çıkar. Olayın mantığı basit sen benim sırtımı kaşı ben senin sırtını kaşıyım. Düşmanımın düşmanı dostumdur.

Gezi Parkı olayları geçmişte CIA desteği ile 1953'te İran'da demokratik yolla seçilen Muhammed Musaddık'ın devrilmesi sırasında da yaşanmıştı. Tarihi incelerseniz pek çok ülkede benzer operasyonların yapıldığını görebilirsiniz. Örneğin Guatemala (1954), Ekvator (1981), Panama (1981), Venezuella - Ayaklanma (2002), Irak (2003), Mısır (2013). Bu tür isyanlar, medyanın desteği ile çok daha büyük bir olaymış gibi tüm dünyaya kolayca duyurulup farklı bir algı oluşturulabiliyor. Kullanılan direniş teknikleri ise Gene Sharp'ın "Diktatörlük'ten Demokrasi'ye" adlı kitabında anlatılmaktadır. Gezi Parkı olaylarında bu tekniklerin bazıları kullanıldı. Merak edenler kitabı internetten bulup okuyabilir.

Ne yazıkki bu olaylar sırasında bazı vatandaşlarımız hayatlarını kaybettiler. Türkler sadece içerden bölünerek yok edilebilir. Bunu bilen dünyayı yöneten güçler ve içerdeki uzantıları böyle bir olay tertipleyerek düzeni bozmak istediler. Peki hiç mi iktidarın suçu yoktu ? Vardı. Özellikle Alevi vatandaşlarımız, gayrimüslim vatandaşlarımız Tayyip Erdoğan'ın söylemlerinden ve bazı icraatlerinden rahatsız olmuş olacaklar ki bu Gezi Parkı olaylarında piyade olarak bu insanlar kullanıldı. Alkol ile ilgili bir düzenleme yapıldı herkes ayaklandı alkolümüze karışıyor başbakan diye, Kürtaj ile ilgili düzenleme yaptı bedenime dokunma diye dikildiler karşısına. Ama ortada yapılan icraatleri görmezden geldiler hep. Herkesi mutlu etmenin bir yolu yok. Başbakandan böyle bir beklentim yok ancak uslubü tüm vatandaşları kucaklayan bir uslup olmadığı için belki kendilerini ötekileşmiş hissetmiş olabilirler. Yinede bunların hiçbiri sokakları yakıp yıkmanın bir bahanesi değil. Devlet daha ağır bir şekilde el koymalıydı. CNN 8 saat canlı yayın yaparak olayı farklı bir boyuta taşımaya çalıştı. Amaç Türkiye'yi itibarsızlaştırmaydı çünkü, daha önceden çok iyi becerdikleri bir oyundu bu.

Dünyayı yöneten güçler yukardaki videoda anlatıldığı üzere üç aşamalı bir yıkım sistemi uyguluyorlar :
  1. Ekonomik Tetikçiler : Petrol şirketi sahipleri, medya patronları, bazı yabancı şirketler aracılığıyla iktidar evcilleştirilmeye ve dünyayı yöneten bu imparatorluğa uymaya zorlanır. Rüşvet ve para kullanırlar.
  2. Ajanlar : Ekonomik Tetikçiler tarafından yola gelmeyen ülke liderleri ajanlar tarafından ya ülkede isyan çıkararak devrilir ya da suikast düzenlenerek yerine söz dinleyen bir lider geçirilir.
  3. Ordu : Ajanlarda başarılı olamadıysa devreye ordu girer. Tüm dünya kamuoyu desteği alınıp savaş çıkarılır (Irak)
17 Aralık gerçektende dostmodern bir darbeydi. TV kanallarında Medya Mahkemeleri kurulup iktidar yolsuzluk yaptığı için cezaya çarptırıldı. Ayakkabı Kutusu gibi herkesin algısını tek bir noktaya çekecek bir sembolle birlikte. Son derece güzel kurgulanmış bir oyundu. Bu kurgunun icrasında zamanında destek veren cemaatte kullanıldı. Şu sıralar 2. aşama olan Ajanlar'ın aşamasındayız. Başbakan Tayyip Erdoğan bu seçimlerden başarı ile çıkarsa bir suikaste kurban gidebilir. Umarım böylesine güzel hizmetler sunan bir hizmet adamının başına böyle birşey gelmez. Ama tarihte pekçok örnek var. MİT'in tırları ile de dünya kamuoyunda Türkiye başbakanının El-Kaide'ye destek verdiği algısı oluşturulmaya çalışılıyor.

Siyaset şu sıralar dizayn ediliyor. Yeni silah MEDYA ve SERMAYE. Savaşlar artık topla tüfekle olmuyor. BÖL ve YÖNET kuralı ile hareket edenler tarihten gelen bilgi birikimlerini çok iyi kullanıyorlar. Gözümüzü açık tutmalıyız. Yazar kasaların atıldığı, Ecevit dönemini, 1 milyar dolar IMF'den para alıp nasıl memur maaşları ödendiğini, Kemal Derviş'i nasıl ithal ettiğimiz ve nasıl ekonomimizi mahvettiğini unutmayalım unutturmayalım. Başbakanı sevmeyebilirsiniz, ideolojik açıdan aynı düşüncelere sahip olmayabilirsiniz. Ancak bu ülke tarihinde hiç olmadığı kadar özgür ve demokratik bir ülke oldu son 12 yılda. Başı örtülü insanlar sırf inançlarından dolayı okuyamadılar. Bir insanlık suçunu hep beraber işledik. Kürt vatandaşlarımız kendi dillerini konuşamıyorlar ötekileştirilmişlerdi. Şimdi ise barış rüzgarları esiyor. Türkiye değişti ve bundan rahatsız olanlar var. Silkelenip uyanın.. Medyaya inanmayın araştırın ve doğruları arayın. Sizden gizlenen doğruları...

Bu makaleyi wordpress adresim olan http://wordpress.kaan.tk adresinden takip edebilirsiniz.